oynak bilyeli rulman

Kullanım örnekleri

oynak bilyeli rulman
self-aligning ball bearing
icon arrow

ball

Phonetic: "/bɔːl/"

Part Of Speech: noun


Definition: A solid or hollow sphere, or roughly spherical mass.

Example: a ball of spittle; a fecal ball


Definition: A round or ellipsoidal object.


Definition: (mildly, usually in the plural) A testicle.


Definition: A leather-covered cushion, fastened to a handle called a ballstock; formerly used by printers for inking the form, then superseded by the roller.


Definition: A large pill, a form in which medicine was given to horses; a bolus.

icon arrow

ball

Phonetic: "/bɔːl/"

Part Of Speech: verb


Definition: To form or wind into a ball.

Example: to ball cotton


Definition: To heat in a furnace and form into balls for rolling.


Definition: To have sexual intercourse with.


Definition: To gather balls which cling to the feet, as of damp snow or clay; to gather into balls.

Example: The horse balls; the snow balls.


Definition: (usually in present participle) To be hip or cool.


Definition: To play basketball.


Definition: To punish by affixing a ball and chain

icon arrow

ball

Phonetic: "/bɔːl/"

Part Of Speech: interjection


Definition: An appeal by the crowd for holding the ball against a tackled player. This is heard almost any time an opposition player is tackled, without regard to whether the rules about "prior opportunity" to dispose of the ball are fulfilled.

icon arrow

bearing

Phonetic: "/ˈbɛə̯ɹɪŋ/"

Part Of Speech: verb


Definition: To endeavour to depress the price of, or prices in.

Example: to bear a railroad stock

icon arrow

bearing

Phonetic: "/ˈbɛə̯ɹɪŋ/"

Part Of Speech: verb


Definition: To carry or convey, literally or figuratively.

Example: Judging from the look on his face, he wasn't bearing good news.


Definition: To support, sustain, or endure.


Definition: To support, keep up, or maintain.


Definition: To press or impinge upon.


Definition: To produce, yield, give birth to.


Definition: (originally nautical) To be, or head, in a specific direction or azimuth (from somewhere).

Example: By my readings, we're bearing due south, so we should turn about ten degrees east.


Definition: To gain or win.

icon arrow

bearing

Phonetic: "/ˈbɛə̯ɹɪŋ/"

Part Of Speech: adjective


Definition: (in combination) That bears (some specified thing).

Example: a gift-bearing visitor


Definition: Of a beam, column, or other device, carrying weight or load.

Example: That's a bearing wall.

Türkçe-İngilizce dosya Çevirmeni

Yukarıdaki giriş alanını kullanarak İngilizce-Türkçe sözlükte bir Türkçe terim arayın. İngilizce veya Türkçe arama yapabilirsiniz. İngilizce veya Türkçe aradığınız cümlenin çok fazla çevirisi varsa filtreleme seçeneklerini kullanarak sonuçları sınırlandırabilirsiniz. İngilizce-Türkçe sözlükte harfe göre ara. İngilizce-Türkçe sözlük, alfabeyi manuel olarak görüntüleme olanağı sağlar. Belirli kelimelerin çevirilerine bakmak ve bir cümle bağlamında ne anlama geldiklerini görmek için aşağıdaki bağlantıları da kullanabilirsiniz.

Tek bir tıklamayla kelimeleri çevirin! Türkçe'den İngilizce'ye çevirmenimiz iki yönlü bir çeviri programıdır, anlamların ikamesi için kapsamlı bir sözlük içerir, kelime öbeklerinin ve ifadelerin kullanım örneklerini ve bunların fonetik bileşenlerini gösterir. Tercümanımız, çeviri alanındaki bilgi tabanını sürekli olarak güncelleyen ve son kullanıcı için tamamen anonim ve ücretsiz olarak korurken hizmet kalitesini koruyan profesyonel bir dilbilimci ekibi tarafından oluşturulmuştur. Çevirileriniz sadece size ait!Kaynak metinler, AI tabanlı yazım denetleyici tarafından otomatik olarak düzeltilerek daha iyi bir çeviri elde edilir. Tıp, kesin bilimler, hukuk vb. gibi çeşitli alanlarda metinlerinin içeriğini ve dil özelliklerini koruyarak belgeleri anında çevirin.Türkçe - İngilizce çevirmenimiz birçok dilbilimci ve geliştiricinin ürünüdür. Herhangi bir cümleyi, kelimeyi veya metnin tamamını hızlı ve tamamen ücretsiz çevirin! Çevirmenimiz 800'den fazla farklı dili anlamaktadır. Program medyadan büyük miktarda bilgi kullanır, bu nedenle tüm dünya haberlerini kapsar.